Tüm dünyada organik ürünlere olan talep her geçen gün artıyor. Teknolojinin gelişimi ile bilgiye ulaşabilmenin çok kolay olduğu bir dönemde bilinçli tüketicilerin de sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişim talebinin artması ve üretim şartlarını sorgulaması organik pazarındaki büyümede en büyük faktör olarak karşımıza çıkıyor. Organik ürün; üretiminden itibaren her aşaması kontrollü ve sertifikalı üründür. Bu sayede organik ürünlerde izlenebilirlik mümkün olmakta ve ürün hakkında yorum yapabilmekteyiz.
Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FiBL) ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) 2019 verilerini kapsayan “Organik Tarım Dünyası – İstatistikler ve Gelişen Trendler 2021” adlı raporunda küresel organik tarım alanlarının son bir yıl içerisinde yüzde 1.6 artışla 72.3 milyon hektara çıktığını yayınladı. Bir diğer açıdan ele aldığımızda, dünya çapında organik tarım üzerine yapılan en son FiBL anketine göre, organik tarım arazilerinin 800 bin hektar artış gösterdiği kaydedildi. Tüm bunların sonucu olarak, küresel organik gıda pazarı 129 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Organik perakende satışlar hızla büyümeye devam ederek, 187 ülkeden elde edilen verilere göre tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Ülke bazında değerlendirildiğinde 129 milyar dolarlık organik ürün pazarında ABD, 54.3 milyar dolar ile lider durumda. Amerika’yı, 14.6 milyar dolar ile Almanya ve 13.7 milyar dolar ile Fransa takip ediyor. Avrupa kıtasının tamamında organik ürünlerin pazar büyüklüğü 54.6 milyar dolar seviyesinde. Avrupa Birliği’nde ise organik ürün pazarının büyüklüğü ise 50.3 milyar dolar düzeyindedir. Birkaç yıl içerisinde küresel organik gıda pazarının 150 milyar doların üzerine çıkması beklenmektedir.
Sürekli bir gelişim ivmesi gösteren bu pazardaki artan talebi karşılayabilmek adına organik tarım arazilerinde büyük ölçüde artış olduğu görülmektedir. Pazarın Avrupa ve Amerika’da yüksek üretim maliyetleri ülkemiz için bir avantaja dönüşmektedir. Uygun maliyet avantajı ile ülkemizdeki üretimin bu pazarda belli bir paya sahip olması uzak bir hedef gibi durmamaktadır.
Polenköy markası CEO’su Mikail Coşar, ‘’Beslenme olmadan yaşam gerçekleşmez. Covid-19 sürecinde tüm dünya olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Organik ve doğal beslenmenin önemi bu süreçte biraz daha iyi anlaşıldı. Önemli olan kuvvetli bir bağışıklık sistemine sahip olmaktır. Doğru beslenme ise bağışıklık sistemini olumlu etkileyen en önemli faktördür. Dolayısıyla sağlıklı beslenerek hastalıklara gelmeden dur diyebiliyoruz. Bunun yanında, sağlıklı beslenmeye devam ederek birçok hastalığı da tedavi etmiş oluyoruz. Organik gıdaya verilen önem bedensel olarak hastalık, ilaç vb. masraflardan tasarruf etmemizi sağlıyor. Organik tarım, aynı zamanda çevreye zarar vermeyen ve üretimde hiçbir kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal üretim biçimidir. Organik tarımda ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, ambalajlama, etiketleme, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer tüm işlemlerde kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmadan yapılmaktadır.
Geleceğin trendi olan bu pazarda ülkemizin de pazar payı oluşturması büyük önem arz etmektedir. Polenköy markası olarak Avrupa, Amerika, Orta Doğu ve APAC bölgesine ihracatımızla, ülkemizin bu pazarda daha etkin bir role sahip olabilmesi adına çalışmalar yapmaktayız,’’ dedi.