KPMG tarafından hazırlanan “Küresel Ekonomik Görünüm” 2023 yılı raporuna göre enflasyondaki keskin düşüşler nedeniyle küresel ekonomi için son dönemde yaşanan zorlukların bir kısmı geride kalıyor. Merkez bankaları, kısmen finansal piyasalarda artan gerilime bir karşılık olarak sıkılaştırma döngüsünün sonuna yaklaşırken tedarik zinciri üzerindeki baskıların azalması ve iş gücü piyasalarının dirençli olması da toparlanmayı destekliyor.
Tüm bunlara karşın hala devam eden belirsizlikler nedeniyle temkinli duruşun devam ettiği ortamda, ABD’de banka çöküşleri ile tetiklenen bankacılık sistemindeki son gerilimlerin merkez bankaları için işleri daha da zorlaştırabileceğine dikkat çekiliyor. Önde gelen ekonomiler için tahminlerin de paylaşıldığı raporda Türkiye’nin bu yıl için yüzde 2,1, önümüzdeki yıl için ise yüzde 3 büyümesinin beklendiği belirtilirken Türkiye’de işsizlik oranının bu yıl yüzde 10,3, önümüzdeki yıl ise yüzde 10 olacağı tahmin ediliyor.
Raporla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Lideri Uluç Ener, “Son yıllarda dünya, pandemi, Ukrayna’nın işgali ve bankalarda likidite sorunları gibi birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Böylesine uzun bir belirsizlik döneminin etkisi herkes tarafından hissediliyor ve bu durum KPMG’nin son Küresel Ekonomik Görünüm raporuna da yansıyor. Özellikle sürdürülebilir, uzun vadeli büyümeye nasıl geri döneceğimiz, şu anda dünyanın dört bir yanındaki yönetim kurulu odalarında ve siyasi dünyada en çok sorulan soruların başında geliyor. Dünya çapındaki ekonomi uzmanlarının detaylı analizine dayanan tahminlerden oluşan bu raporumuzda ortaya çıkan sonuçlar, küresel ekonomide ileride neler olabileceğine dair iyi bir gösterge sunuyor. Bu sonuçlar, iş dünyasındaki liderlere sürdürülebilir ve sağlam stratejiler geliştirmelerine yardımcı olabilir,” dedi.
Enflasyon artık merkezde değil
KPMG’nin “Küresel Ekonomik Görünüm” raporuna göre küresel ekonomik görünüm yılın başlarından itibaren olumlu seyir izliyor. Küresel enerji fiyatlarının Ukrayna işgali öncesinde görülen seviyelere geri dönmesiyle birlikte enflasyonist baskılar hafiflemeye başladı. Buna ek olarak, işgalin ardından enerji fiyatlarında görülen artışın baz etkileri de ortadan kalkıyor. Bu durumun yılın geri kalanında enflasyon üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskı oluşturacağı tahmin ediliyor. Diğer yandan emtia fiyatlarının yanı sıra küresel gıda fiyatlarında da gevşemeler görülüyor. Raporda yurt içi enflasyonist baskıların nispeten yüksek kalmaya devam ettiği bazı ekonomilerde dahi enflasyonun muhtemelen geçen yılın ikinci yarısında zirveyi gördüğü ve manşet enflasyonun bu yıl düşmeye devam etmesinin beklendiği belirtiliyor.
Büyüme için alan var
Covid-19 ile ilgili kısıtlamaların kaldırılmasının ardından Çin ekonomisinin nispeten sorunsuz bir şekilde yeniden açılmasıyla bu yıl bir miktar olumlu büyüme ivmesi bekleniyor. Küresel tedarik zincirleri üzerindeki baskı son aylarda önemli ölçüde azalırken nakliye maliyetleri de düştü. Bu durumun bazı enflasyonist baskıların hafiflemesine ve tedarik kapasitesinin artmasına yardımcı olması bekleniyor. Diğer yandan tüketici talebinin de bu yıl toparlanması bekleniyor. Nitekim Avrupa’da tüketici güveni nispeten düşük seviyelerde kalsa da iyileşmeye başladı. Ayrıca bu yıl işsizlikte önemli bir artış beklenmediğinin de kaydedildiği raporda bu durumun, hane halkının gelirleri ve tüketim harcamaları için önemli bir destek sağlayacağı belirtiliyor. Ücret artışlarının gelecek yıldan itibaren bir kez daha enflasyonun önüne geçmesiyle hane halkının satın alma gücünün de orta vadede kademeli olarak toparlanması bekleniyor.
İş gücü piyasasının dayanıklılığına ve iyileşen enflasyon koşullarına rağmen raporda, küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki iki yıl boyunca nispeten ılımlı seyretmesinin ve uzun vadeli ortalamasının altında kalmasının beklendiğine dikkat çekiliyor. Küresel büyümenin Çin ekonomisindeki toparlanma ve bazı gelişmekte olan piyasalardaki nispeten güçlü büyümeden kaynaklanması beklenirken Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca küresel büyümeye daha az katkıda bulunacağı tahmin ediliyor.
Merkez bankaları daha zorlu bir görünümle karşı karşıya
Rapora göre küresel çapta enflasyon görünümü önemli ölçüde iyileşse de birçok merkez bankası temkinli kalmaya devam ediyor. Özellikle çekirdek enflasyonun (gıda ve enerji gibi kalemler hariç) inatçı bir şekilde yüksek seyretmesi ve bazı ülkelerdeki nispeten sıkı ekonomik ortam nedeniyle fiyat artışlarının ekonominin geneline yayılmasıyla birlikte enflasyonun kalıcı olmasından endişe ediliyor. Raporda, ABD’de Silicon Valley Bank ve Signature Bank’ın çöküşüyle tetiklenen bankacılık sistemindeki son gerilimlerin, merkez bankaları için işleri zorlaştırabileceğine dikkat çekiliyor. Bankacılık sektörünün ortaya çıkardığı bu belirsizlik kaçınılmaz olarak kredi koşullarını sıkılaştırırken, benzeri görülmemiş bir parasal sıkılaştırma döneminin ardından piyasalarda kırılganlığa neden olabilir. Geçtiğimiz yıl politika faiz oranlarında keskin bir yükseliş yaşandı ve çoğu merkez bankası yıl içinde faiz oranlarını önemli ölçüde arttırdı. Sıkılaştırma döngüsü bazı ekonomilerde neredeyse sonuna ulaşırken başta Fed ve ECB olmak üzere diğer merkez bankalarının daha fazla sıkılaştırmaya gitmesi bekleniyordu. Ancak, bankacılık sektöründeki bu son gelişmeler faiz oranlarının daha erken ve daha düşük seviyelerde zirve yapmasına neden olabilir.