Küresel salgın ve etkilerini her geçen gün artıran iklim krizi, bitki bazlı beslenmeyi yaygınlaştırdı. Sağlık ve sürdürülebilirliği odağına alan bitki bazlı beslenme pazarının küresel ölçekte 45 milyar dolara yakın bir endüstriye dönüşmesi bekleniyor. %100 doğal, şeker ilavesiz, katkısız, vegan, glütensiz ve koruyucusuz bar ve granola çeşitleri pazarda oyun kurucu bir pozisyonda yer alıyor.
Sağlık ve sürdürülebilirliği odağına alan bitki bazlı beslenme, küresel salgın ve iklim krizinin tetikleyici gücüyle vegan ve vejetaryenliğin tekelinden çıktı. Statista’nın verilerine göre, yıl sonunda 44,2 milyar dolar olması beklenen bitki bazlı beslenme pazarının, 2030 yılında kadar 3 kattan fazla büyüyerek 162 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Küresel salgının bitki bazlı beslenmeyi alternatif olmaktan çıkardığını belirten Rawsome Kurucusu Semra İnce, “Sağlıklı yaşama ve sürdürülebilirliğe ilişkin artan farkındalık, bitkisel protein kaynaklarının başrol oyuncusu olduğu beslenme biçiminin yıldızını parlattı. Et, yumurta ve süt ürünleri ile işlenmiş gıdaların yerine meyve, sebze, baklagil, yağlı tohumlar ve tam tahılları koyan bitki bazlı beslenme, vegan ve vejetaryenlik gibi bir yaşam biçimine dönüşüyor. Temel motivasyonunu sağlıklı yaşam hedefinden alan bitki bazlı beslenmeye yönelik artan taleple ürünler de çeşitlendi. Süt ve et ürünlerinin alternatiflerine odaklanan Ar-Ge çalışmalarından elde edilen başarılı sonuçlar, bitkisel proteinleri aperitif kulvarından alarak öğünlere kazandırdı,” dedi.
Diyabet riskini %23 azaltıyor
Araştırmaların bitki bazlı beslenmenin kalp, beyin ve böbrek damarlarını etkileyen kardiyovasküler hastalık ve kanser riskini önemli ölçüde azalttığını gösterdiğini belirten Semra İnce, şu ifadelerde bulundu: “Çağın vebası tip 2 diyabet riskini %23 azaltan bitki bazlı beslenmede kırmızı etin yerini alan bitkisel proteinler kardiyovasküler hastalıklar ve kansere karşı vücudun savunma gücünü artırıyor. Araştırmalar, temiz proteinler olarak tanımlanan bitkisel proteinlerin ağırlıklı olduğu beslenmenin kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklanan ölümleri %42, kansere bağlı olanları ise %39 azalttığını ortaya koyuyor. Doymuş yağ oranı oldukça yüksek olan kırmızı et ürünleri kolesterolü artırırken, günlük protein ihtiyacının işlenmemiş bitkisel proteinden karşılanması kötü kolesterolü yaklaşık %30 oranında azaltıyor. Diğer yandan yapılan en güncel araştırmalar, kırmızı ete kıyasla daha sağlıklı bulunan balık ve az yağlı süt ürünleri tüketiminin kardiyovasküler hastalıkların önlenmesine yönelik fonksiyonunun olmadığını da gösteriyor.”
Sağlık, lezzet ve sürdürülebilirliği odağına aldı
İklim krizinin alarm verdiği günümüzde sürdürülebilirliğe ilişkin artan farkındalığın da bitkisel proteinlerin öğünlerdeki yerini sağlamlaştırdığını kaydeden Rawsome Kurucu Semra İnce, “Bitki bazlı beslenmenin sunduğu lezzet yelpazesi giderek genişliyor. Tadı kırmızı ete oldukça yakın, besleyicilik açısından ondan çok daha üstün olan mantar, ana malzemesi yumurtanın yerini nohut suyunun aldığı mayonez, günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayan badem ve susam sütü, soya proteininden üretilen ton balığı gibi gıdalar bitki bazlı beslenmede baş köşeye oturuyor. Dünyadaki sera gazı emisyonlarının yarısından fazlasından sorumlu olan hayvancılık faaliyetleri sadece sürdürülebilirlik açısından tehlike yaratmıyor, hayvanların yaşam hakkını da elinden alıyor. 1 gram kırmızı et üretimi 1 gram tofu üretiminin 25 katı sera gazı salınımına neden oluyor. Dünyanın sürdürülebilirliğine hizmet eden bitki bazlı beslenme, hayvanların yaşam hakkının da savunuculuğunu üstleniyor,” diye açıkladı.
Bitkisel proteinlerin sağlık ve lezzet elçisi
Doğru beslenmenin az yemekten daha önemli olduğu çok iyi bilen bir şirket olarak geliştirdikleri ürünlerde sağlık, lezzet ve sürdürülebilirliğe odaklandıklarını belirten Semra İnce, “Hipokrat’ın ‘Yedikleriniz ilacınız, ilacınız yedikleriniz olsun’ felsefesinden yola çıkarak ürettiğimiz %100 doğal, şeker ilavesiz, katkısız, vegan, glütensiz ve koruyucusuz çeşitlerimizle bitki bazlı beslenme biçimini benimseyenlere yol haritası sunuyoruz. Çoğunlukla sağlıksız olarak algılanan atıştırmalıklara yeni bir kimlik kazandırıyoruz. İşlenmemiş doğal kuruyemişlerle şekerini doğanın gücünden alan meyveleri, yüksek protein ve lif içeriğine sahip glütensiz yulafla tek bir pakette bir araya getirerek ana ve ara öğünlerde yerimizi alıyoruz. Vitamin, mineral, antioksidan kaynağı da olan protein bar, granola ve atıştırmalık toplarımızla bitkisel proteinlerin lezzet ve sağlık elçiliğini üstleniyoruz,” diye ekledi.