COVID pandemisinin devam eden etkileriyle hala uzlaşmaya çalışan tüketiciler, aynı zamanda Ukrayna’daki savaşın şiddetlendirdiği bir yaşam maliyeti kriziyle de mücadele ediyor. Yavaşlayan ekonomik büyüme, daha yüksek enflasyon, tedarik zinciri sorunları ve siyasi istikrarsızlıkla ilgili endişeler, bu yıl yiyecek ve içecek endüstrisi üzerinde önemli bir etki yarattı. Innova Market Insights, bu küresel sorunların satın alma alışkanlıklarını nasıl yönlendirdiğini keşfetmek için dünyanın dört bir yanındaki tüketicilerin görüşlerini ve eylemlerini bir araya getiren araştırmaya imza attı.
Innova’nın araştırması, fiyat artışlarından en çok kimlerin etkilendiğini ve bu durumun seçimlerini nasıl etkilediği konusunda ilk bulgulara ulaştı. Tüketiciler maliyetlere ve paranın karşılığını almaya daha fazla önem verdiğinden, farklı demografiler belirli eylemlere öncelik veriyor. Örneğin, genç tüketiciler sıfırdan pişirmeyi tercih ederken, daha büyük yaş grupları aktif olarak daha düşük maliyetli ürünler aramaktadır. Aynı zamanda, insanlar lüks olarak algılanan ürünlere harcama yaparken daha dikkatli oluyorlar, bu da tüketiciler para biriktirmenin yollarını aradıkça birinci sınıf ürün ve markaların baskı altına girebileceği anlamına geliyor.
Gezegenin sağlığı, genel olarak tüketiciler için en önemli küresel sorun olmaya devam ederken, hangi konuların ön planda olduğu konusunda bölgesel farklılıklar var. Batı ülkelerinde, özellikle ABD, Birleşik Krallık, İspanya ve Almanya’da siyasi istikrarsızlık daha yüksek bir endişe kaynağı olarak yer alırken, Latin Amerika ve Asya’da daha geniş çevre üzerindeki endişe ön plana çıkıyor. Satın alma açısından, finansal durumu daha güçlü olan tüketicilerin geçen yıl sürdürülebilir ve etik ürünleri seçme oranlarının daha yüksek olduğuna dikkat çeken araştırma, mali durumu kötüleşen kişilerin, gıda israfını en aza indirmeleri ve geri dönüştürülebilir ürünlere yönelmelerinin çevre üzerinde olumlu bir etki yarattığını ortaya koymuştur.