İklim krizi devletler kadar şirketlerin de odağında artık. Hem global şirketler hem de Türk sanayi devleri özellikle son iki yıldır karbon emisyonu azaltımı, su ayak izi ve sürdürülebilirlik hedeflerini içeren raporlar yayınlıyorlar. Dünyanın ortak hedefinin iklim krizine karşı mücadele etmek olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, sürdürülebilirlik mecburiyetinin e-ticaret sektörünü de kökten dönüştürdüğünü belirtti.
Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Glasgow’da 197 ülke Glasgow İklim Paktı’na imza atmıştı. Glasgow’da, küresel sıcaklık artışının hangi seviyede sınırlandırılacağı, fosil yakıtlar, iklim krizinden en kötü etkilenen ülkelerin kayıp ve hasarlarının tazmini gibi konular tartışmaların odak noktası olmuştu. Glasgow İklim Paktı sonucuna göre, 130 trilyon doları kontrol eden yaklaşık 450 finans kuruluşu, yenilenebilir enerji gibi temiz teknolojileri ve fosil yakıt endüstrileri dışındaki doğrudan finansmanı desteklemeyi taahhüt ettiler. Türkiye ise, 2053 yılına kadar net sıfır karbon olma hedefini açıkladı burada.
“Herkes elini taşın altına koymalı”
E-ticaret dahil her sektörün elini taşın altına koymak zorunda olduğunun tartışılmaz bir gerçek olduğuna vurgu yapan Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Global iklim kuruluşu Climate Action Tracker’ın yayınladığı rapora göre, dünya yüzyılın sonunda kadar 2.4 derecelik sıcaklık artışıyla karşı karşıya kalacak. Bu, dünyamız ve yaşam için çok kritik bir artış. Bu artışı yavaşlatmak için sürdürülebilir üretim, üretim ve tüketimde su ayak izinin azaltılması, karbon emisyon azaltımı, geri dönüşüm ve fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ilk başta yapılması gerekenler arasında yer alıyor,” dedi.
“Akıllı ülkeler suyu korumak için sanal su ticareti yapıyor”
Birçok tekstil markasının artık etiketlerine ‘geri dönüştürülebilir’ ibaresi koyduğuna işaret eden Çiğdemli, “Tüketici bu konuda daha duyarlı hale geldi. Duyarlı hale gelmek bir tercih değil aslında bir zorunluluk. Zira tek bir kot pantolonun üretimi için bile 10 bin litre su harcanıyor. Ya da bir otomobilin her 1 dolarlık parçasının üretimi için 80 litre, bir fincan kahve için 140 litre, bir kilo peynir için 5 bin litre, bir dilim ekmek için 40 litre su harcanıyor. Nasıl? Örneğin kahveden örnek verelim, bir fincan kahvenin içindeki kahve çekirdeklerinin ekilip biçilmesi, yetiştirilmesi, harmanı, toplanması, nakliyesi ve fabrikada işlenip önümüze gelene kadar yaklaşık 140 litre su harcanıyor. Mesela bazı akıllı ülkeler kendi su kaynaklarını korumak için, çok su harcayan gıda ve endüstriyel ürünleri kendisi üretmiyor artık, ithal ediyorlar. Buna ‘sanal su ticareti’ deniyor literatürde. Her aldığımızın, her ürettiğimizin dünyaya yükünü de düşünmek zorunda olduğumuz bir çağdayız,” diye konuştu.
“Yakında su ayak izi etiketlerde yazacak”
Üretim ve tüketimle direkt bağlantılı olan e-ticaretin de tüm bu dönüşüm sürecinden uzak düşünülemeyeceğine vurgu yapan Çiğdemli şunları aktardı: “Yakında üreticiler etiketlerde su ayak izini, geri dönüştürülür malzemeden üretilip üretilmediği, bağlı oldukları sürdürülebilir üretim ilkeleri gibi detayları da yazmak zorunda olacaklar. Çevreye son derece duyarlı olan Z kuşağı zaten bunu talep edecek. Dünyaya yükü daha az olan ürünleri satın almak istiyorlar çünkü. Öte yandan kargo ve kurye sektörü de bundan etkilenecek. E-ticarette elektrikli araçlarla teslimat yapan firmalar bir sıfır öne geçecek. Şimdi tekstilde susuz üretim teknolojilerinden bahsetmeye başladık. Bu tür teknolojiler hem sektörleri hem de e-ticareti dönüştürecek.”